Genel Sekreterimiz ve Ankara Milletvekilimiz Mesut Doğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Geçtiğimiz hafta bazı yayın kuruluşlarında yer alan, öznesi “çocuklar” ve yüklemi “cinsiyete hukuksuz müdahale” olan haberlerin,  ifsadın ve fıtrata yönelik fiili tehdidin ulaştığı seviyeyi ortaya koyduğuna dikkati çeken Doğan, şunları söyledi:
“Toplumu kaygılandıran risklerin fiiliyat, gerçekleşmesi mümkün değil denilen tehlikelerin tahribat boyutuna ulaştığı ‘cinsiyetsizleştirme ve cinsiyet değiştir(t)me’ çabaları gündemi; muktedir siyasetin algısal, hükümet hassasiyetinin kurgusal ve kamu yönetiminin sanal olduğunu gösteriyor. Değerler kalesinde ve erdem surlarında açılan gediğin büyüklüğünü gösteriyor. 
Aile Anayasayı Değiştirerek Değil Değişmez Değerlere Sadakatle Korunur 
Yirmi yıllık iktidar süresinden sonra; aile kurumunu ve öznelerini korumak vaveylasıyla Anayasa değişikliği yapma gündemi oluşturan, evlilik birliğinin sadece kadın/erkek arasında kurulabileceğine ilişkin koruma hükmüne ihtiyaç duyuran hatalı uygulama ve mevzuatları yürürlüğe koyan AK Parti’nin acziyeti kurumsallaştı, gafleti ise artık olağanlaştı.
Üniversitelerde Ne Yapıldığı Da Neden Yapıldığı Da Bilinmiyor 
Medya aracılığıyla haberdar olduğumuz fecaat durum özetle şöyle; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli 11 doktor ve öğretim görevlisinin, 18 yaşın altındaki 22 çocuğa cinsiyet değişikliği ameliyatına tıbbi ve kanuni kurallara aykırı şekilde onay verdikleri ve aynı çocuklara ergenlik durdurucu ilaçlar kullandırdıkları yönünde bulgulara ve verilere ulaşıldı. İddiasının dahi kamuoyunda infiale neden olduğu bu olayların gerçekle ilişkisi bütün yönleriyle zerrece tereddüde yer vermeyecek şekilde açığa çıkarılmalıdır.
Millete Ait Kurumlarda Milletin Ve Değerlerin Hilafına İşler Yapılıyor  
Doktor ve akademisyenlerden oluşan 11 ismin kaleme aldığı ‘Cinsiyet Disforisi Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye'de Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi’ isimli makalede, henüz reşit olmamış 22 çocuğa çeşitli hormon tedavileri uygulandığı, maskotomi ve ses inceltme gibi operasyonların uygulandığı bilgisi açıkça yer almıştır. Öte yandan makalede bahsi geçen ilaçların, en az 1 yıllık kontrol aşamasından sonra uygulanması gerekirken yalnızca 3 ay gibi kısa bir sürenin yeterli görüldüğü belirtilirken bu ilaçların uzun dönemdeki yan etkilerine yer verilmemiştir. Söz konusu bu haberin ve makalenin dışında, sosyal medya sitelerinde başka çocukların da bu operasyonlara maruz kaldığı ve hormon tedavileri gördüğü iddiaları yer almıştır.
Bize Göre; Yapılan İlmi Araştırma Değil Sinsi Bir Çalışma 
Amerika başta olmak üzere bazı batı ülkelerinde çokça gündeme gelen ve tepki çeken uygulamaların ülkemizde de görülmeye başlanması aile yapısını hedef alan küresel lobilerin gözünü toplumumuza çevirdiğini göstermektedir. Haberlere konu olan bu uygulamalar tıp etiğine uygun olmadığı gibi milli ve manevi değerlere, aile yapısına alenen taarruz edildiği anlamına gelmektedir. Cinsiyetin biyolojik olduğu hakikatini kabul etmeyerek toplumsal inşa algısını henüz algı kapasitesi yeterli olmayan küçük zihinlere bile işlemek isteyen lobilerin ulaştığı bu güç, milletimizin ve aile yapımızın geleceği hakkında bizleri derinden endişelendirmektedir. Tüm bu sebeplerle infial yaratan olay hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir. Akademik yapı içerisinde gerçekleşmiş ve akademik titre sahip özneler eliyle yürütülmüş olması; bu çalışmanın akademik çalışma ve akademik özerklik kulvarında ele alınması noktasında ne yeter ne de gerek şart olarak değerlendirilebilir. Çalışma, iyi niyet, hakkaniyet ve kişi ve toplum hukukuna yönelik hassasiyet içermemesi nedeniyle, ‘bilim’ başlıklı bütün korumalardan yararlanma hakkından yoksun niteliktedir. Çocukların malvarlıklarına ilişkin yönetim süreçlerinde özel durumlarda hakim izni ve mahkeme kararı gerekirken bu tür bir araştırmanın kobay öznesi yapılan çocuklarla ilgili olarak ‘çocuğun yüksek yararı’ temelinde bir çabanın ve özel izin kurallarının olmaması hem hüküm hem de hükümet boşluğudur. Ailenin, gençliğin ve çocuklarımızın korunması; ortaklaşma dışında seçeneği olmayan ve konu olarak siyaset içi, tutum olarak siyaset üstü gördüğümüz sürekli gündem konumuzdur. Bu bağlamda; İstanbul Üniversitesinde yapılan çalışmayla ilgili hususların açığa çıkarılması benzer olayları yaşamamak ve toplumsal alana yönelik ifsad risklerini ortadan kaldırmak açısından mutlak zorunluluktur.”

Birol Aydın: "Ekrem İmamoğlu'nun Hamas'a Yönelik İfadeleri Esef Vericidir" Birol Aydın: "Ekrem İmamoğlu'nun Hamas'a Yönelik İfadeleri Esef Vericidir"

Editör: Saadet Gündem