Genel Başkanvekilimiz Mahmut Arıkan, Burdur İl Teşkilatımızın gerçekleştirdiği İl Kongresine katıldı.

Konuşmasına İslam aleminin Mevlid Kandili’ni tebrik ederek başlayan Genel Başkanvekilimiz Arıkan, şunları söyledi:
“Peygamber Efendimiz'in dünyaya teşrifinin başta aziz milletimiz ve Filistinli mazlumlar olmak üzere ümmetin ve tüm insanlığın huzur, barış ve selametine vesile olmasını temenni ediyorum. Şu unutulmamalıdır ki, Peygamber efendimiz; tıpkı bugün olduğu gibi, mazlumun yok sayıldığı, zayıf olana yaşam hakkı tanınmadığı ve küfrün muktedir olduğu bir dönemde dünyaya teşrif etmiştir. Ama o her şeye rağmen; tüm insanlığa ilettiği ilahi mesajla; adaleti, iyiliği ve merhameti esas alan bir medeniyet inşa etmiştir. Peygamber Efendimizin hayatı ve Kur'an-ı Kerim'in mesajı dün olduğu gibi bugün de insanlığın yegâne kurtuluş reçetesidir. Bu hakikatin hakkıyla idrak edilmesi çok mühimdir. Bu kandilin buna vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
ÖMER MUHTAR’IN İDAMININ YIL DÖNÜMÜ
Bugün 15 Eylül 2024. Libya Direnişinin sembol ismi, Çöl Aslan’ı lakaplı Ömer Muhtar’ın idamının yıl dönümü. 1911’de Libya’yı işgal eden İtalyanlara karşı, ilerlemiş yaşına rağmen 22 yıl mücadele etmiş, uyguladığı stratejik savaş taktikleri sayesinde nice işgal valisini hezimete uğratmıştı. Hem bir alim, hem de bir mücahitti. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
Ne demişti Ömer Muhtar:
“Biz asla teslim olmayız! Ya kazanırız ya ölürüz! Bizden sonraki nesillerle de savaşacaksınız. Bana gelince, ben cellatlarımdan daha uzun yaşayacağım.”
Ömer Muhtar’ın dedikleri çıktı. Birincisi; gerçekten cellatlarından daha uzun yaşadı. İnşallah bizler onun yolundan giderek, onu yaşatmaya devam edeceğiz. İkincisi: Siyonist ve Emperyalist Batı Bloğu sonraki nesillerle de savaştı ve hala savaşmaya devam ediyor. İşte Irak, işte Suriye, işte Gazze karşımızda duruyor.
İSRAİL’İN GAZZE’DE YAPTIĞI SOYKIRIM SADECE BİR FRAGMAN
Gazze’de savaş, 22 gün sonra, 1. yılını dolduracak. Arz-ı Mevud hayaliyle, dünyayı ateşe vermekten geri durmayan İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım sadece bir fragman. Varın gerisini siz düşünün! Artık şunu herkesin idrak etmesi lazım: İsrail’in bütün bölgeyi, hatta dünyayı kaosa ve savaşa teslim etmek için planları var. Siyonist İsrail'in din savaşının ve soykırımının sadece Filistin halkının meselesi olmadığını yakında bütün dünya anlayacak. İsrail güvenliği için değil dini için çalışıyor. Arz-ı Mevud sahasını bu uğurda bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya devam edecek. Hiç durmadan... Bu değirmene bir köle gibi su taşıdığınız ölçüde değerlisiniz, makbulsünüz, çağdaşsınız... Peki yaz biz? 
İSRAİL’E GİDEN VANALARI KAPAT!
Türkiye’ye baktığımızda 7 Ekim’den bugüne, Gazze’ye yönelik başlayan soykırıma karşı tutarlı bir politika oluşmuş değil. Önce ‘ticaret yok’ dediler, sonra olduğu ortaya çıktı. Sonra, ‘var ama azaltıyoruz’ dediler. Aylar sonra, ‘ticareti kestik’ dediler. Fakat bu sefer gemi ve liman düzeniyle oynadılar. Şimdi ise tüm kamuoyu ‘İsrail’e giden vanaları kapat’ diye bas bas bağırırken, yine oralı olmuyorlar! İsrail’e petrol sevkiyatı hala devam ediyor. Kimse kusura bakmasın!
•    İsrail’e; silah yapımında kullanılan demir ve çeliği, bu iktidar gönderdi.
•    İsrail’e; Gazzeli mazlumları katlederken, yenen kumanyaları, bu iktidar gönderdi.
•    Ve bugün; -hala- özgür Filistin semalarında gezen terör uçaklarının yakıtını bu iktidar gönderiyor.
Kimse, ama hiç kimse; bizden olup bitenleri hazmetmemizi beklemesin! Biz bu konuda tertemiz bir Milletiz, tertemiz bir hareketiz.
AYŞENUR EYGİ VE HASAN BİTMEZ
Bakınız iki gün önce Ayşenur Eygi’yi Didim’de toprağa verdik. Henüz 26’sında Batı Şeria’da Filistinli çiftçilerin hakkını savunurken şehit edildi. Yine iki gün önce İzmit’te bir parka Hasan Bitmez adı verildi ve törenle açıldı. Kimdi Hasan Bitmez? Meclis’te ‘İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet’ derken canını teslim etmiş bir milletvekiliydi. Her ikisi de bize; her ne kadar iktidar vanaları kapatmıyor; dolaylı olarak ticarete ve ilişkilere devam ediyor olsa da; milletimizin, insanımızın Filistin halkının mücadelesine nasıl destek verdiğini tüm dünyaya göstermiştir. Allah her ikisini de rahmet eylesin.
HARAP OLMUŞ VAZİYETTEYİZ!
Türkiye, 22 yıllık kesintisiz bir iktidarın ve 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ‘yaptım olducu’ mantığı yüzünden çok kötü bir tabloyla karşı karşıya. Ekonomisiyle, dış politikasıyla, hukukuyla harap olmuş bir vaziyetteyiz. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri Ekonomi. 22 yıldır; ardı sıra uygulanan yanlış politikalar, girişilen maceraperest politikalar sonucunda ülkemiz; bizim çok önce uyardığımız gibi borç-faiz batağına saplandı. Bakınız, 2021 yılından itibaren 2,5 trilyon Türk lirası borçlanılmış,  ve 1,8 trilyon faiz ödemesi yapılmış. Yani biz adeta faiz ödemelerini yapabilmek için borçlanmışız. Burada pek çok büyüğümüz hatırlayacaktır. Rahmetli Erbakan Hocamız konferanslarında ‘ifsat için çalışanların en önemli yöntemlerinin iktisadi düzeni bozmak’ olduğunu söylerdi. Bugünlere baktığımızda, hocamızın faizle niçin bu kadar çok mücadele ettiğini daha iyi anlıyoruz.
EĞİTİM SURVİVOR PLATOSUNA DÖNDÜ
Ekonomi sizlere ömür. Milli eğitimimizi de toprağa verdik. Asgari ücretin altında çalıştırılan sözleşmeli öğretmenlerle, öğretmen açığı sorunu çözmeye çalışıyorlar. Tasarruf tedbirleri kapsamında okullarda temizlik yapan hademeye verilecek asgari ücreti kaldırdılar. ‘Eğitimden’ ve özellikle okullarımızın temizliğinden ve hijyeninden tasarruf etmeye çalışıyorlar. Kırtasiye masrafları almış başına gitmiş. Ve daha bir sürü şey. Bu kafa ile milli eğitim meselesi çözülebilir mi? Ben hem öğrencilerimize, hem öğretmenlerimize hem de velilerimize sabırlar diliyorum. Az kaldı biraz daha sabır! Saadet iktidarı yakında, inşallah bunları biz çözeceğiz! Milli eğitime ‘önce ahlak ve maneviyat’ diyen anlayışı biz getireceğiz!
HALKIMIZ ŞİDDET VE ALDATMANIN HER TÜRLÜSÜNE MARUZ KALIYOR
Sadece Milli eğitime değil medyaya da ‘Önce ahlak ve maneviyat diyen’ anlayışı biz getireceğiz! Malumunuz Eylül ayının gelmesi, okulların başlamasıyla ekranlarda yeni yayın dönemi de başladı! İçinden cerahat akan gündüz kuşağı programlarının, ahlak ve maneviyatı hedef alan TV dizilerinin iki temel mesajı bulunuyor.
Bunlardan ilki ‘Şiddet.’ Tarih dizilerinin balta ve kılıç sahneleriyle; hemen hemen her dizideki türlü psikolojik şiddet sahneleriyle; polisiye-gerilim dizilerin akla gelmeyecek planlarıyla halkımız şiddetin, yalanın ve aldatmanın her türlüsüne maruz kalmaktadır. Sonuçta biz her gün yeni bir şiddet haberiyle uyanıyoruz. Türkiye’nin halini görüyorsunuz. Adeta bir cinnet hali yaşanıyor.
NARİN GÜRAN CİNAYETİ SİYASİ RANT ARACI HALİNE GETİRİLMEMELİ!
En son yaşadığımız Narin Güran olayı bunun en yeni örneği. Yeri gelmişken şunu ifade etmek istiyorum. Narin yavrumuza yönelik vahşet siyasi rant aracı haline getirilmemeli! Narin yavrumuza yönelik vahşet magazinleştirmemeli! Bahse konu köydeki seçim sonuçları üzerinden bir tartışma başlatmak iyi niyetle bağdaşmaz! Vahşetin, caniliğin partisi olmaz! Acılarımız, sevinçlerimiz, bayramlarımız, çocuklarımız siyaset üstü olmalı! Hem kutuplaşmadan şikayet edip hem onu besleyemeyiz.
Medya’nın az önce bahsettiğim gibi şiddetten sonraki ikinci mesajı; Ahlaksızlık. Türkiye bugün maalesef; radikalleşen İslami söylemlerle eş zamanlı olarak çağın en ahlaksız sahnelerine kol kanat geriyor. Bu konuda ne örnekleri saymam mümkün ne de gelen tepkileri. RTÜK, iktidarın kontrolündeki merkez medyaya ne ceza kesebilir ne de yaptırım uygulayabilir. Sermayeyi ve şahsi bekayı her şeyin üzerinde gören ilkesiz ve liyakatsiz yönetimin, bu iki tavrı ekranlardan uzaklaştırması elbette mümkün değildir.
Bizler, Saadet Partisi olarak; evvela tüm aile olarak ekran karşısına geçen aziz milletimiz için; ekranı şiddet ve ahlaksızlık zehirden arındıracağız. Bunu milletimize bir görev addediyoruz.

Dış Politika, ekonomi, eğitim, medya derken; Türkiye Tarımsal üretimdeki gücünü de maalesef yitirdi. Yaz aylarını geride bırakıyoruz. Hasat büyük oranda bitti. Çiftçi bugün yollara dökülüyor. Çünkü gözü gibi baktığı, aylarca üstünde titrediği ürünü girdi maliyetlerini karşılamıyor. Devletin açıkladığı alım rakamları çiftçiyle alay etmek gibi. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Şöyle Burdur’a bir bakalım. Aslında çok güzel rakamlar var.

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu'ndan Oğuzhan Asiltürk Mesajı! Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu'ndan Oğuzhan Asiltürk Mesajı!

Mesela Burdur; rezene ve anason üretiminde ülkede 1’inci sırada. Çörokotu ve yağ gülünde 2’inci. Karanfilde 4., lavanta üretiminde 7’inci, domates üretiminde 10. sırada. Büyükbaş hayvan varlığı bakımından, bölgede 2’inci; ülke genelinde 33’üncü sırada.  Küçükbaşta 50’inci, alabalık üretiminde 10’uncu sırada.

Şimdi bu rakamlara rağmen, soruyorum Burdurlu çiftçi memnun mu? Çiftçi kardeşimiz geçinebiliyor mu? Bir sonraki sezona hazırlık yapabildi mi? Burdurlu esnaf kardeşim sattığının yerine yenisini koyabiliyor mu? Maalesef bunların hiçbiri olmuyor. Peki burada bir yanlışlık yok mu! Elbette var! Burdurlu çiftçi kardeşlerime, üretici kardeşlerime buradan sizlere seslenmek istiyorum: Her şeyi yakından takip ediyoruz. Toprak bizim kutsalımızdır. Biz sizin yanınızdayız!

Bütün zorluklarla karşı karşıya kalmanıza rağmen hayatın kaynağı olan gıda üretiminden vazgeçmiyor çok büyük bir fedakarlık örneği sergiliyorsunuz. Size minnetarız, minnet borcumuzu da ödemeye hazırız!
ADİL EKONOMİK DÜZEN!

Peki bu minnet borcumuzu nasıl ödeyeceğiz? Cevabı çok basit: ADİL DÜZENLE, ADİL EKONOMİK DÜZENLE! Biz dersimize çalıştık. Ne yapacağımızı biliyoruz. İnşallah, Saadet iktidarında bunu hep beraber tesis edeceğiz. Niçin adil düzen diyoruz? Çünkü Adil Ekonomik Düzende, yandaşlar, rantiyeciler olmaz! Çok zenginler, çok fakirler olamaz! 5’li çeteler olmaz! Adil paylaşım olur! Hakça paylaşım olur! Herkeste refah artımı olur!

Bunu başarmamızı sağlayacak dört ana ilkemiz var. 1969’dan bugüne yolumuzu aydınlatan, efsane hizmetleri yapmamızı sağlayan ana ilkeler bunlardır.
1.    Önce Ahlak ve Maneviyat diyeceğiz.
2.    Şahsiyetli Dış Politika güdeceğiz.
3.    Sömürge tipi kalkınma değil, lider ülke kalkınma modeli uygulayacağız
4.    Yeryüzünde ifsadın önlenmesi, Türkiye’nin ve bütün insanlığın saadeti için çalışacağız.
TÜRKİYE’NİN MİLLİ GÖRÜŞE İHTİYACI VAR!
Türkiye’yi mevcut şartlarından çıkaracak tek hareket Milli Görüştür. Tek siyasi parti Saadet Partisi’dir. Aslında 55 yıldır, bu hep böyle oldu. Bunu 71’de Milli Nizam Partisiyle, 74’de hükümet ortaklığıyla, 79’da bakan düşürmekle, 89’da belediyecilikle, 96’da hükümetle, 2001’de boyun eğmemekle, ve 2023’te tüm menfi propagandalara rağmen dimdik durarak gösterdik.
Elbette tüm hizmetlerden önce veya sonra Erbakan Hocamız engellendi. Defalarca inkıtaya uğratmak istediler. Bütün bunlara rağmen, elhamdülillah bu yürüyüş devam etti. Erbakan Hocamıza Allah gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. En son, muhterem Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu Bey’in de yürüyüşünü durdurmak istediler. Ama o da olmadı! Rahat olun olmayacak da!
Nitekim sizlere aynı zamanda Saadet Partili bir Milletvekili kardeşiniz olarak sesleniyorum. Bu kolay olmadı, kimse bize, Saadet Partisi’ne bir lütuf da bulunmadı! Biz gittik tırnaklarımızla koparıp aldık. Allah muhterem genel başkanımıza sağlıklı, hayırlı uzun ömürler versin.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da; Erbakan Hocamızın yolundan yürüyen genel başkanımızın yolundan yürüyeceğiz inşallah! Milli Görüş hareketi, Saadet Partisi böyle bir maziye sahiptir. Dolayısıyla bu geçmişe böyle bir mirasa sahip bizler; geleceği inşa etmekle mükellefiz.
YENİ NESİL SİYASET ANLAYIŞINA İHTİYAÇ VAR!
Sizlerin de malumu, yakın zamana iki önemli seçimi geride bıraktık. Ülkemizin önünde artık yeni bir sayfa var. Artık görüyoruz ki ‘Eyy’ diyen siyaseti de, geleneksel muhalefet anlayışın da tarihe karıştı. Ülkemizin artık yeni nesil bir siyaset anlayışına ihtiyacı var. Kutuplaşmadan, çatışmadan, nefret dilinden, korkuları körüklemekten, fay hatları üzerinde gezinmekten arındırılmış bir siyaset diline ihtiyaç var.
Türkiye'nin, klasik çatışmacı siyaset kurguları arasında yeni bir yol inşa eden, onarıcı ve yapıcı bir muhalefet anlayışına ihtiyacı var. Saadet Partisi olarak yeni dönemde; içerde ortak paydalarımıza, dışarda İslam dünyası yanında kültürel coğrafyamıza da odaklanan yeni nesil bir siyaset tarzına öncelik vereceğiz.
HERŞEY BİR İNSAN İLE BAŞLAR
Bütün tarihi olaylar bize şunu göstermiştir: Her şey bir insan ile başlar.  Bir insan bir şehri, bir şehir bir ülkeyi, bir ülke dünyayı değiştirir. 
Bütün kalbimle inanarak söylüyorum ki, dünyayı değiştirecek bir insan milli görüşçülerdir. Bir insan saadet partisinin sandık müşahididir. Bir insan saadet partisinin mahalle temsilcisidir. Bir insan Saadet Partisi’nin ilçe yöneticisi, ilçe başkanı, il başkanıdır. Yani sizlersiniz.  Unutmayalım ki, Erbakan hocamızın dediği gibi Kelebeklerin kanat çırpışı fırtınalara yön verir. 
Sizlerin yapacağı her çalışma dalga dalga yurdumuzun tamamına yayılacak ve yeniden büyük Türkiye ve adil bir dünyanın temel taşlarını oluşturacaktır.
KARAMSAR TABLOYU SAADET PARTİSİ OLARAK AYDINLIĞA ÇEVİRECEĞİZ

Bu topraklar üzerinde yaşamanın ağır bir bedeli olduğunu biliyoruz. Biz Saadet Partililer olarak bu ağırlığı omuzlarımızda hissediyor, fakat bununla birlikte ne yapacağımızı da gayet iyi biliyoruz. Şunu unutmayın; bu millet, en karanlık anlarında Millî Görüş ile aydınlandı. Çizdiğimiz karamsar tabloyu da Saadet Partisi olarak aydınlığa çevireceğiz.

Biz hocamızın açtığı bayrağın altında serinlemeyeceğiz. Bu davanın bayrağını en ileriye taşımak için var gücümüzle çalışacağız. Necmettin Erbakan Hocamızın deyimi ile ‘Biz Siyonizm’in hapishanelerinde isyan çıkarmış birkaç Müslümanız.’ Ama kimse bizi hafife almasın. Dar’ül Erkam’da sadece 40 mümin vardı ama 40 mübarek insan dünya tarihini değiştirdi. Hatamız ve sevabımızla aynı yolun inananlarıyız. Biz biriz ve bütünüz.  Hepimiz için yepyeni bir dönem başlıyor. Esaslarımız ve Yeni Siyaset Anlayışımızla; Milletimizi Saadet Partimize, Milli Görüş’e yeniden ikna edeceğiz.

Önce ekibimizi kuracağız. Elhamdülillah genel merkezimizde alanında uzman, birçok arkadaşımızla beraber yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Ekibimiz hazır. Siz de başta Burdur merkez olmak üzere ilçelerde ekipleriniz kuracaksınız. Ekip yetmez, sahaya ineceğiz. İnşallah kongremizden hemen sonra tek bir dakika kaybetmeden sahada sokak sokak, insan insan çalışacağız. 

Hep birlikte, tek bir kardeşimizi dışarıda bırakmadan; şu bu demeden her bir vatandaşımızı kucaklayarak Saadet iktidarında buluşacağız. Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Aziz milletimiz müsterih olsun. Biz daha önce yaptığımız gibi yine yapacağız ve ülkeyi hep birlikte yeniden düzlüğe çıkaracağız.

En nihayetin bizler; Nizamın da, Selametin de, Refahın da, Faziletin de, Yani İstiklalin de İstikbalin de Saadette olduğuna inanıyoruz. Yolumuz açık olsun. Allah yardımcımız olsun.”
 

Editör: Saadet Gündem