Millet İttifakı Liderleri Ankara Tandoğan Meydanı’nda Millet Buluşması Mitinginde bir araya gelerek vatandaşlara hitap etti.

Mitinge İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Hazır mısınız? Değişime hazır mısınız? Birlikte değişime hazır mısınız? Bu ülkeye demokrasiyi getirmeye hazır mısınız? Bu ülkeye barışı getirmeye hazır mısınız? Bu ülkede huzur içinde birlikte yaşamayı getirmeye hazır mısınız? Söz veriyorum, ben de hazırım. Bu ülke için çalışacağım, bu ülkenin insanı için. Demokrasiyi getireceğiz. Güzel ülkemizi, gerçekten ve gerçekten de bütün dünyaya, demokrasiyi demokratik yollarla getiren bir ülke olarak tanıtacağız. Çünkü bu ülkenin gençleri ve kadınları, otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirecekler. Gençleri ve kadınları yürekten kutluyorum.

“BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ, MUSTAFA KEMAL’İN TÜRKİYE’Sİ YAPACAĞIZ”

Yağmurumuz yağıyor. Güzel bir yağmur. Şöyle ifade edeyim; Mustafa Kemal’in başkentindeyiz. Şimdi bütün Türkiye’yi, Mustafa Kemal’in Türkiye’si yapacağız. Huzuru ve barışı sağlayacağız. Sandığa gidecek miyiz? Bayram havası içinde gidecek miyiz? Bir yakınımızı, akrabamızı alıp, ‘Beraber sandığa gidip Türkiye’nin kaderini değiştirelim’ diyecek miyiz? Söz mü?

“TAM BİR BUÇUK YILDIR SANDIK GÜVENLİĞİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ. BÜTÜN SANDIKLARDA MÜŞAHİTLERİMİZ VAR, TEMSİLCİLERİMİZ VAR”

Pazar günü beraber olacağız, beraber gideceğiz. Bir şey daha isteyeyim; sakın ola ki ‘Ya ben sandığa gideceğim ama ya bu oylar çalınırsa’… Tam bir buçuk yıldır sandık güvenliği için çalışıyoruz. Bütün sandıklarda müşahitlerimiz var, temsilcilerimiz var. Sizden şimdi bir şey istiyorum. Bahar havası içinde sandığa gidin. Bahar havası içinde oy kullanmaya gidin. Bir şenlik havası olsun.

“SİNAN ATEŞ’İN KATİLLERİNİ BULACAĞIM VE ONLARIN KULAKLARINDAN YAKALAYIP ADALETE TESLİM EDECEĞİM”

Bir şeye daha söz vereyim ben size. Sinan Ateş’in katillerini bulacağım ve onların kulaklarından yakalayıp adalete teslim edeceğim. Benim saraylarda oturmak gibi bir alışkanlığım yok. Saray maray bize vız gelir. Size söz veriyorum; Ankara’nın Seğmenleriyle beraber, onların şarkı ve türküleriyle beraber Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya Köşkü’ne gideceğiz. Çankaya Köşkü, halkın köşküdür. Dolayısıyla sizler gibi yaşayacağım, sizler gibi dertleneceğim. Varsa bir yerde sorun, soruna kilitleneceğim ve mutlaka çözeceğim.

“EN GEÇ 2 YIL İÇİNDE BÜTÜN SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİ KENDİ ÜLKELERİNE YOLLAYACAĞIZ”

Bir şey daha… Sınırları yol geçen hanına döndürdüler. Orayı da düzelteceğiz. En geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine yollayacağız. Türkiye’yi Beşli Çetelerden kurtaracağım. Benim cumhurbaşkanı olmamam için her oyunu denediler, her iftirayı attılar. Onlar saraya güveniyor, Bay Kemal halka güveniyor. Ben, size güveniyorum. Sizin için çalışacağım. Bu ülkeye barışı, huzuru getireceğim. Bu ülkenin sorunlarına talibim, saraylarına değil. O nedenle söyledim. Allah nasip ederse hep beraber Kızılay’dan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün köşküne çıkacağız.

Genel Başkanımız Karamollaoğlu: "Kıbrıs Barış Harekatı Milli Görüş'ün Ne Olduğu Sorusuna En Güzel Cevaptır" Genel Başkanımız Karamollaoğlu: "Kıbrıs Barış Harekatı Milli Görüş'ün Ne Olduğu Sorusuna En Güzel Cevaptır"

“450 KİLOMETREYİ YÜRÜDÜYSEM O BİR BAŞLANGIÇTI. AYIN 15’İNDE ÖNEMLİ BİR AŞMAYI DAHA KAT ETMİŞ OLACAĞIZ”

Bu ülkeye adaleti getireceğim, söz verdim. 450 kilometreyi yürüdüysem o bir başlangıçtı. Ayın 15’inde önemli bir aşmayı daha kat etmiş olacağız. Bu ülkenin bütün coğrafyasına adaleti, hakkı ve hukuku götüreceğim. En ufak bir endişeniz olmasın.

“BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇE YAŞAYACAĞIZ”

Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Bu ülkede haramilere yer yok. Beşli Çetelere yer yok. Uyuşturucu çetelerine yer yok. Kökünü kazıyacağım tamamının. Vallahi de billahi de her şey çok güzel olacak. Sizin için çalışacağım, sizin için mücadele edeceğim. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye; hiç kimsenin elektriğinin, doğal gazının, suyunun kesilmediği bir Türkiye göreceksiniz. Şaha kalan bir Türkiye göreceksiniz.”

“BİZDEN TERÖRİST OLMAZ. BİZDEN ANKARA OLUR, İSTANBUL OLUR, HAKKARİ OLUR, KISACASI TÜRKİYE OLUR”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de 13. Cumhurbaşkanı’nın Kemal Kılıçdaroğlu olacağını ve kendisini alkışlarla Çankaya’ya göndereceklerini söyledi.

Akşener, mitingdeki konuşmasında şunları kaydetti:

 “Ben, bir Güney Doğu gazisiyim. Yanımda da birçok arkadaşım şehit oldu. Şehit, başkalarının çocukları babasız kalmasın diye kendi öz evlatlarını yetim bırakan kahramanlardır. İşte bu kahramanlarımız, sadece Millet İttifakı’na destek verdiğimiz için terörist yaftasıyla yaftalandık. Fakat onlar aynaya dönüp baktıklarında şunları görecekler; Oslo’da teröristlerle masaya oturup 10 tane maddeyi imzaladıklarını. Sonra ne görecekler biliyor musunuz? Çadır mahkemelerinde teröristlerin ‘Ben Türk bayrağının altında yargılanmam’ diyen teröristleri görecekler. Şanlı bayrağımızın o mahkemelerden indirildiğini görecekler. İmralı’da 3 artı 1 ev tahsis edileni görecekler. En son aynaya baktıklarında, Gaffar Okkan’ı, Gonca Kuriş’i görecekler. Ama bizi terörist yaftasıyla yaftalayanlar şunu bilsinler ki bizden terörist olmaz. Bizden Ankara olur, İstanbul olur, Hakkari olur, kısacası Türkiye olur.”

Hüseyin Özlük’ün ardından konuşmaya başlayan Akşener ise şunları söyledi:

“BUGÜN GÖRDÜM Kİ RECEP BEY VEDALAŞIYOR”

“Umarım duymuşlardır. Sağ ellerinde Hizbullah, sol ellerinde PKK olanlar duymuşlardır Hüseyin’i. Çok rezil bir dille, iğrenç bir sözler dizisiyle seçime gidiyoruz. Terörist oldunuz, işgalci oldunuz bu milletin asil evlatları. Her türlü hakareti, iftirayı siz de gördünüz, biz de gördük. Ama bugün gördüm ki Recep Bey vedalaşıyor. 14 Mayıs akşamına iki gün kaldı. 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olacak ve kendisini alkışlarımızla Çankaya’ya götüreceğiz. Recep Bey ve arkadaşlarını da emekli edeceğiz.

“HARAMLA ADI ANILMAYAN, KUL HAKKI ALMAYAN, SİZİN GİBİ YAŞAYAN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU CUMHURBAŞKANI SEÇECEKSİNİZ”

Her bir genç kardeşim, her bir kadın kardeşim, her bir erkek kardeşim; kendisini, annesini, babasını, eşini, halasını, dayısını, amcasını, yengesini mutlaka sandığa götürecek ve bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e verecek. Burası şu anda bütün siyasi partilerin seçmenlerinin olduğu bir yer. İYİ Partililerden isteğim şudur; mutlaka aynı dediklerimi yapacaksınız. Kemal Bey’i, Sayın Kılıçdaroğlu’nu; harama el uzatmayan, haramla adı anılmayan, kul hakkı almayan, sizin gibi yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı seçeceksiniz. Bana da diyorsunuz ki ‘Başbakan Meral’. Başbakan olabilmem için benim için de bir tane Meral’e basacaksınız.

“14 MAYIS AKŞAMI, 13. CUMHURBAŞKANI’MIZLA BİRLİKTE TARİH YAZILDIĞI BİR AKŞAM OLACAK”

Millet İttifakı’nın diğer siyasi partilerinin mensuplarına sesleniyorum; pazar günü, Anneler Günü. Ben, bir anneyim, babaanneyim. Bütün Cumhuriyet Halk Partili ailelerden bir tane Anneler Günü hediyesi, bir tanecik oy istiyorum. İnşallah 14 Mayıs akşamı, 13. Cumhurbaşkanı’mızla birlikte Türkiye’nin nefes aldığı, hukukun üstünlüğünün kabul edildiği, demokrasinin uygulandığı, yargının bağımsız olduğu; hak, hukuk, adaletin tesis edildiği ve tarih yazıldığı bir akşam olacak.”

“6 ŞUBAT DEPREMLERİNDEN BU YANA 3 AY 6 GÜN GEÇTİ. ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ O EVLER O GÜNDEN BERİ YANIYOR”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da Pazar günü gerçekleştirilecek seçim aslında iki tercihli bir referandum olduğunu vurguladı.

Babacan konuşmasında şunları dile getirdi:

“Cebeci’sinde doğduğum, Çıkrıkçılar Yokuşu’nda büyüdüğüm, üniversitesinde; ODTÜ’sünde okuduğum şehrim merhaba. 3 aydır iktidarın görmezden geldiği, unutturmaya çalıştığı, yok saydığı bir gündem var. Ülkemizin en hakiki, en can alıcı gündemi. 6 Şubat Maraş depremlerinden bu yana tam 3 ay 6 gün geçti. 3 ay 6 gün önce, daha gün doğmadan ülkemizin her evine ateş düştü. Ateşin düştüğü o evler o günden beri yanıyor. O günden beri o evlerde yüzler gülmüyor. Sayılarla söyleyince sanki anlamını yitiriyor ama resmi sayılara göre on binlerce canımızı o depremlerde kaybettik. Kaybettiğimiz her can birinin annesi, babası, kardeşi, oğlu, yeğeni, kuzeni, dedesi, ninesi. Depremlerde kaybettiğimiz her can birinin eşi, nişanlısı, can yoldaşı, arkadaşı. Taş olsa, dağ olsa dayanmaz derler ya işte öyle bir acıyla kavrulduk. Allah bir daha böyle acılar göstermesin memleketimize.

“İŞİN ÖZÜNDE BU TEK KİŞİLİK SİSTEMİN YÜRÜMEMESİ VAR. TALİMAT ALMADAN HİÇ KİMSE HAREKET EDEMİYOR”

Ben de çok sayıda çalışma arkadaşımı kaybettim. Depremin ilk 10 gününün 9 gününde deprem bölgesindeydim. 11 il merkezine defalarca gittim, köyleri, beldeleri defalarca gezdim, bizzat şahit oldum. Sesini duyuramayanların sesi oldum. Gittiğim her yerde bana, ‘İlk 48 saat, ilk 72 saat devlet yoktu. Enkazları kendi ellerimizle kaldırdık. Sağ olanları çıkarttık, cenazelerimizi kendimiz gömdük’ dediler. Geçen sene orman yangınları çıktı. Binlerce hektar gözümüzün önünde cayır cayır yanarken bir baktık ki memleketin yangın söndürme uçağı yok. Deprem oldu, depremin ilk 48 saati, 72 saati yardım ulaştırılamadı. İnsanlar enkazın altında ya nefessizlikten ya da donarak can verdi. O gün bugündür soruyorum; o 48 saatte, o 72 saatte ne oldu? Niçin o iş makinaları parklarda kapalı dururken insanlar enkaz altındaydı? Silahlı kuvvetler personeli niçin hemen sahaya çıkmadı? Madenciler neden hemen harekete geçmedi? Ne oldu? Depremden bu yana sürekli soruyorum, cevap yok. İşin özünde bu tek kişilik sistemin yürümemesi var. Her şeyi tek kişiye bağlamanın getirdiği sorunlar yaşıyor bu ülke. Son 5 yıldır bütün sistemi Erdoğan kendisine bağladı. Talimat almadan hiç kimse hareket edemiyor. Cumhurbaşkanı sözcüsü, ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla hastane yangını söndürüldü’ diyor. Talimat alamadan yangın söndürülmeyecek mi yani? Nedir bu ben ben ben?

“BİZİM BULUŞMA NOKTAMIZ BU SİSTEMİN DEĞİŞİKLİĞİ”

Biz altı parti bir araya geldiysek bizim ilk buluşma noktamız işte bu sistemin değişikliği. Hedefimiz, şu an adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ve aslında kendi içinde tam bir sistemsizlik olan bu ucube düzene son vermek ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi ülkemize getirmek. Kolları sıvadık, tam 84 maddelik bir anayasa metni, tam 2 bin 300 maddelik bir ortak politikalar metni hazırladık. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin her alanda yapacaklarını hazırladık. Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde hiçbir zaman altı parti bir araya gelip bu kadar kapsamlı bir anlaşma yapmamıştı. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin 20 bakanının 5 yıl boyunca ne yapacağının, hepsinin ev ödevi hazır. Dürüst, temiz ve işi bilen kadrolarımızla hazırız.

“PAZAR GÜNÜ SIRADAN BİR SEÇİM DEĞİL, ASLINDA BİR REFERANDUM”

Biz hazırız ama bu önümüzdeki pazar günü sizlerin desteğini bekliyoruz. Önümüzdeki pazar günü, ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası. Pazar günü sıradan bir seçim değil, aslında bir referandum. Pazar günü önünüzde iki tane tercih olacak. Birinci pusulayı da açsanız iki tercih; ikinci pusulayı da açsanız, bakmayın öyle bir metre uzunluğunda olduğuna, iki tane tercih karşınıza çıkacak. Ankara’ya sormak istiyorum: Otoriterlik mi, demokrasi mi? Keyfilik mi, hukuk mu? Baskı mı, özgürlük mü? Tek akıl mı, ortak akıl mı? Korku mu, umut mu? Öfke mi, sevgi mi? Hak, hukuk, adalet diyoruz. Hakkı düştüğü yerden kaldıracağız, hukukun üstünlüğünü egemen kılacağız bu ülkede ve adaletle hareket edeceğiz. Adalet olmayınca olmaz. Siz o adalet zeminini sağlam tutmazsanız üzerine sağlam bir ekonomi inşa edemezsiniz mümkün değil.

“BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ VE SEÇİMDEN SONRA DA KOLLARI SIVAYIP BERABERCE YÖNETECEĞİZ”

Kavga mı, barış mı? Yoksulluk mu, zenginlik mi? Kara kış mı, bahar mı? 15 Mayıs sabahı inşallah o bahara, o demokrasi bayramına uyanacağız. Biz demokrasi, zenginlik, huzur, özgürlük diyoruz. Bu pazar günü birinci pusulada otokrasi ve demokrasi arasında tercih yaparken Sayın Kılıçdaroğlu’nun isminin altına ‘evet’ mührünü basacağız. İkinci pusulada da keyfilik ve hukuk arasında tercih yaparken DEVA için, Saadet için, Gelecek için, Demokrat Parti için CHP diyeceğiz. Hep beraber kazanacağız. 86 milyon kazanacak, Türkiye kazanacak inşallah. Söz veriyoruz. Birleşe birleşe kazanacağız ve seçimden sonra da kolları sıvayıp beraberce yöneteceğiz. Dosdoğru çalışacağız, çok çalışacağız. Biz gücünü halkını yaşatmaktan alan bir devleti hep beraber el ele inşa edeceğiz. 14 Mayıs Anneler Günü’nde gelin annelerimize baharı hediye edelim.”

“BİZ BU ÜLKEDE NEFES ALIP VERDİKÇE YABANCI İSTİLACILAR BU ÜLKEYE GELEMEYECEK”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da korkmadan otoriter yolsuzluk düzeniyle mücadele edeceklerini vurguladı.

Davutoğlu, şunları söyledi:

Ülkemiz bir karakış yaşadı. Bu iktidar ülkeyi; yasaklara, yoksulluğa, yolsuzluğa boğdu. Biz o kara kıştan bu ülkeyi çıkarıp yeni baharlara taşıyacağız. Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar 1,5 yıldır farklı geleneklerden gelip milletimizden bir umut olan bizlere saldırıyor. Söyleyecek sözleri kalmadı. Birkaç maddede onlara cevap vermek zorundayız ta ki kara propagandaları sussun. Diyorlar ki, Erdoğan Bahçeli, Binali Yıldırım, Önder Aksakal yabancı istilacılara 14 Mayıs’ta ülkeyi teslim etmeyeceklermiş. Biri daha da ileri gitti küffara teslim etmeyecekmiş. Bre gafiller… Size Ankara’dan sesleniyorum, bütün mazlum milletlerin antiemperyalist, sömürge karşıtı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’sından sesleniyorum. Biz bu ülkede nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları… Ama başka bir devlet başkanından ‘aptal olma’ diyen cumhurbaşkanları da bir daha iktidara gelemeyecek.

“FETÖ OKULLARINDA OKUYAN DAMADINIZ BERAT ALBAYRAK’I BAKAN YAPMADINIZ MI?”

Yahu Allah aşkına 15 Temmuz gecesi 251 şehidimizin kanı yerdeyken sizler 15 Temmuz’un faili olan bir paşanın kardeşini Hollanda’ya büyükelçi atamadınız mı? Sizler 15 Temmuz’un şehitlerinin kanı yerdeyken faili diye suçladığınız Birleşik Arap Emirlikleri’ne üç beş milyar dolar için el avuç açmadınız mı? Sizler; okuyan fakir, fukara çocuklarının yedi sülalesini cezalandırırken bu FETÖ okullarında okuyan damadınız Berat Albayrak’ı bakan yapmadınız mı? Bu ülkeye bir daha ne herhangi bir terör örgütü musallat olacak ne de devletimize herhangi bir durup zümre nüfus olacak.

"SİZDEN KORKAN NAMERTTİR"

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, ‘başörtüsü özgürlüğü yasal çerçeveye kavuşsun’ dediğinde Erdoğan sulandırmaya çalıştı ve çıkmadı. Ama bugün tekrar konuştuk kendisiyle inşallah başörtüsü ve kadınların kıyafet özgürlüğü başta olmak üzere bütün özgürlükler korunacak. Yasaklar kalkacak.

Son olarak, bunlar yetmeyince Bahçeli bize mermi gösterdi… İşte buradayız. Bağrımız açık buradayız. Türkiye’nin birliğini savunduğunu iddia eden ama Hakkari’ye adım atmamış olan Bahçeli. Şırnak’a gitmemiş olan Bahçeli. Diyarbakır’a gitmemiş olan Bahçeli. Sizden korkan namerttir. Sizin merminiz karşısında susacak olursak bu Cumhuriyet’i kuran iradeye de Gazi Meclis’e de ihanet ederiz. Susmayacağız, durmayacağız. Sizin otoriter yolsuzluk düzeninizle mücadele devam edeceğiz. Biliniz ki müsterih olunuz değerli halkımız. Bu ülke, bu memleket, bu millet sahipsiz değil. Demokrasimiz asla sahipsiz değil.”

"TÜRK-İŞ VATANDAŞIMIZIN YOKSULLUK SINIRINI BELİRLEDİ. 10 BİN 135 LİRA AMA BU İKTİDARDAKİLERİN GÖZLERİ DOYMAZ, KARINLARI DOYMAZ OLANLARIN TOKLUK SINIRINI BİLMİYORUZ"

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da 14 Mayıs’ta cemre olarak milletin yarınlarını aydınlatmak için sandıklara düşeceklerini söyledi.

Uysal konuşmasında şunları kaydetti:

"Kıymetli Ankaralılar bir büyük güne yaklaşıyoruz. Cumhuriyetin kuruluşuna şahitlik etmiş Ankara bir yeni dönemi açmaya hazır mı? Belki de Türk demokrasisinin en zor sınavıyla karşı karşıyayız. Birileri milletin önüne duvarlar örmek istiyor. Birileri iktidar sahipleri insanımızın arasına duvarlar örmek istiyor. Ama nafile çabalar. Milletin önüne duvarlar örülmez. Milletin iradesi deler de geçer yıkar da geçer. Bir jeliboncu vardı, yok artık. Sadece sosyal medyadan tırmalanıyor. Şimdi asıl büyük vazife var. Türkiye'nin üzerinde Moğol istilasından bu yana gördüğümüz bu yağma hareketini bu rantiye düzenini bu kral atlı soygunu Ankara’mız bitirmeye hazır mı? Allah’ın izniyle bitireceğiz. Allah’ın izniyle güzel günleri müjdeleyeceğiz. Yakınlarda TÜRK-İş milletimizin, vatandaşımızın yoksulluk sınırını belirledi. 10 bin 135 lira ama bu iktidardakilerin gözleri doymaz, karınları doymaz olanların tokluk sınırını bilmiyoruz. İşte onlara bir set çekmek ve nimeti de külfeti de eşit ve ortak payda da paylaşacağımız o güzel yarınları müjdelemek isterim.

"14 MAYIS'TA CEMRE OLARAK MİLLETİN YARINLARINI AYDINLATMAK İÇİN O SANDIKLARA ELBETTE DÜŞECEĞİZ"

Cemrelerin toprağa, havaya, suya düştüğü günlerdeyiz. İşte gençlerin seçimi işte kadınlarımızın seçimi, Allah’ın izniyle 14 Mayıs'ta cemre olarak milletin yarınlarını aydınlatmak için o sandıklara elbette düşeceğiz. Çok söze hacet yok milletin kendi kaderine hakim olduğu bir gün olma umuduyla herkesin hukukundan emin olduğu herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu güzel yarınların arifesindeyiz. Az kaldı o güzel yarınları hep beraber aydınlatacağız."

Editör: Saadet Gündem