Grup Başkanvekilimiz Bülent Kaya, TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’de ve dünya kamuoyunda gündemler değişse de maalesef değişmeyen gündem Gazze ve Gazze'de gündemin hiç değişmediğini belirten Kaya, şunları söyledi:

“Üç buçuk ay geçti. Gazze'de çetin bir imtihan veriyor. İnsanlık çetin bir imtihan veriyor. Bu imtihanda ise maalesef Filistinliler ve Gazze yalnız bırakıldı. Ambulanslar, hastaneler, ibadetenler, okullar bombalanmaya devam ediyor. 7 Ekim'den bu yana yaklaşık 30 bin insan katledildi. Dile kolay. Yaklaşık 100 günlük süreç içerisinde 30 bin insan. Günde ortalama 300 Filistinli kardeşimiz İsrail terörü nedeniyle hayatını kaybediyor. Bunun adı soykırım değil de nedir Allah aşkına? Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere tüm uluslararası kuruluşlar Gazze'yi görmezden gelerek aslında kendi kendilerini fesih ettiklerini dünyaya ilan etmiş oldular.

Hak ve Batılın Mücadelesi Filistin’de Devam Etmektedir

Gazze'nin onurlu halkı iki yüzlü bu kurum ve liderlerin maskesini indirmiştir. Kimin ne olduğunu, kimin kimlerle hangi safta yer aldığını artık ayan beyan ortaya çıkmıştır. Hak ve batılın mücadelesi bugün Filistin'de devam etmektedir ve saflar artık her geçen gün netleşmektedir. Alenen İsrail'in kazanımlarına destek olanlar ile İsrail'in zulmü karşısına somut adım atmayanlar. Bir şeyler yapmayanlar ile bir şeyler yapıyormuş gibi yapanlar hepsi bu zulmün ortağıdır. Türkiye ise maalesef Türkiye olmanın gereğini yapamamıştır. AK Parti iktidarı maalesef ülkemize bugün gelinen bu noktada sadece mış gibi yaparak bu acziyeti yaşatmıştır. BOP da neymiş diyenler şimdi anladılar mı BOP'un ne olduğunu? Şahsiyetli bir dış politika ile kuru sıkı söylemlerden ibaret dış politika arasındaki devasa fark bugün çok daha net bir şekilde anlaşılmış, gözler önüne serilmiştir.

İslam Ülkelerinin Yapamadığını Güney Afrika Yaptı

İsrail sorunu karşısında İslam ülkelerinin yapamadığını Güney Afrika yaptı. Liderlerin iş birlikçiliğine rağmen her ülkede vicdanlı insanlar ayağa kalktı, sokaklara döküldü. Maalesef iktidarlar ise her zamanki gibi sadece hamesetle bu konuyu geçiştirmeye çalıştılar. Bizimkiler ise gemileri göndermeye devam ediyor. Türkiye'ye yakışan bu muydu Allah aşkına? Bize bu ayıbı yaşatmaya, bu aziz millete bu ayıbı yaşatmaya ne hakkınız var diye buradan iktidar sahiplerine bir kez daha sesleniyoruz. Bırakın herhangi bir somut adım atmayı artık bu konuda konuşmaktan bile vazgeçtiler.

Emzikli Bebekler Can Veriyor

Her gün emzikli bebekler bombalar altında can veriyor ama bizimkiler artık o kınama cümlelerinden bile vazgeçer hale geldiler. Onlardan da artık bir çık bile çıkmıyor. Birileri görmezden gelse de bir Filistin vardı, bir Filistin yine var ve bir Filistin yine olacak. Bir Gazze vardı, bir Gazze olacak ve bir Gazze olmaya devam edecek. İnşallah hep beraber özgür Kudüs davamız Mescidi Aksa ve Kudüs özgürleşinceye kadar, Filistin özgürleşinceye kadar hep birlikte devam edecek.

Zihniyet Değişimi Şart

Bölgemiz ve dünya genelinde yaşanan gelişmeler bize şunu bir kez daha söylüyor ki ülkemizi güçlendirmekten başka hiçbir çaremiz yok. Ekonomi, eğitim, sağlık, tarım ve hayvancılık. Her sahada seferberlik ruhuyla çalışmak zorundayız. Denenmişleri tekrar deneyerek bugünkü tabloyu değiştirme imkanımız yoktur. Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuçlar bekleyemeyiz. Dolayısıyla bir zihniyet değişimi şarttır. Dış politikada somut ve caydırıcı adımlar atabilmemiz için kendi kendine yetebilen bir ülke olmamız şarttır. Ekonomik olarak ayağa kalkan bir Türkiye olmamız şarttır. Şahsiyetli bir dış politika izlememiz şarttır.

Tarım ve Haycancılık Milli Güvenlik Meselesidir

Bakınız Tarım Bakanı açıkladı. Bir kez daha hayvan ithalatı yapılacak. Sebep ne? Fiyat artışına önlemmiş. Bu kaçıncı? İktidarınız döneminde kaç kez bu adımı attınız? Fiyat artışına çözüm oldu mu peki? Hayır. Sadece her geçen gün tarım ve hayvancılığımız geri gitmeye devam ediyor. Peki bir kez bile 2005 yılında kendinizin çıkardığı kanunda yazılı olan tarıma verilen destek gayri safi yurt içi hasılanın yüzde birinden az olamaz hükmüne riayet ettiniz mi? Kendi çıkardığınız kanuna uydunuz mu? Elbette hayır. 2005’ten 2024’e kadar buna eğer riayet etmiş olsaydınız bugün hayvan ithalatını çözüm olarak bu millete sunmazdınız. Siz besicilerimize, çiftçilerimize bir kez olsun gereken desteği vermiş olsaydınız bugün dışa bağımlı hale gelen bir ülke olmazdık. Üreticilerimizin toprağını terk etmezdi. Insanımız ucuz, sağlıklı ve kaliteli gıdaya erişemez hale gelmezdi. Hep söyledik artık dillimizde tüy bitti. Tarım ve hayvancılık bir milli güvenlik meselesidir.

Bu İşin Şakası Yok

Günümüz dünyasında bu işin şakası yok. Küresel şirketlere değil Hakkari'de büyükbaş hayvancılığı Balıkesir'de küçükbaş hayvancılığını yapan insanımıza destek vereceksiniz ki gerçekten bu ülkeye yapılması gerekeni yapmış olasınız. Betona değil, Edirne'nin ayçiçeğine, Giresun'un fındığına, Aydın'ın incirine, Urfa'nın pamuğuna yatırım yapacaksınız ki bu milletin asil evlatlarına yatırım yapasınız. Rantı değil, insanı önceleyeceksiniz. Gökdeleni değil, toprağı, ağacı, suyu seveceksiniz. Iş işten daha fazla geçmeden artık beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlamak mecburiyetindesiniz.

Bozuk Düzeni Değiştirmeliyiz

İşte bu yüzden biz Saadet Partisi ve Gelecek Partisi olarak önce zihniyeti ardından da bu bozuk düzeni değiştirmeliyiz çağrısında bulunuyoruz. Bu anlayışla kira krizi çözülemez. Enflasyon kontrol altına alınamaz. Alım gücü artamaz. Üretim ve istidam ekonomisi benimsenmeden gelir dağılımında adaleti tesis etmeden hızlı ve yaygın kalkınma hamlelerini gerçekleştirmeden insanımızın problemlerine çözüm üretilemez. Mart 2024 seçimleri bu anlamda gerçekten ciddi bir fırsattır. Değişimi hep beraber yerelden başlatmak için tarihi bir fırsattır. Zihniyet değişimini şehirlerimizden başlatmak için tarihi bir fırsattır. Önce sokaklarımızı, mahalle ve ilçelerimizi ve topyekun şehirlerimizi hep beraber kurtarmak mecburiyetindeyiz. Bu böyle gitmez diyeceğiz hep birlikte. Artık yeter diyeceğiz Saadet ve Gelecek Partileri olarak.

Haydi Bismillah Diyeceğiz

Denenmişleri bir kez daha denemek çare değildir diyeceğiz. Tam otuz yıl sonra bir kez daha Milli Görüş Belediyeciliği dönemiyle yepyeni ve dürüst kurulan gelecek kadrolarının gelecek belediyeci dönemini hep beraber başlatmak için haydi Bismillah diyeceğiz. Biz ahlak ve adaleti adalet eksenli bir yönetim anlayışını Saadet ve Gelecek olarak teklif ediyoruz. Rüşvet ve yolsuzluğa, rant düzenine hep birlikte son vermeye geliyoruz. Biz kayırmacılığa, yandaşlığa, bizim müteahhitlerimiz denilerek birilerini zengin etmeye saadet ve gelecekler olarak itiraz ediyoruz. Dersimizi iyi çalıştık. Her seçim bölgesinde ince işliklere dayalı detaylı analizler yaptık. İl ve ilçelerimizin mahalle ve sokaklarına varıncaya kadar problemlerini tek tek ihtiyaç ve taleplerini hep beraber ortaya çıkardık.

Saadet ve Gelecek Kadroları Olarak İddialıyız

Çünkü Saadet ve Gelecek kadroları olarak sizlere hizmet etmek için dersimize çok iyi çalıştık. Yerel seçimlerde Saadet ve Gelecek kadroları olarak iddialıyız. Adaylarımız ve kampanyalarımıza çok güçlü bir şekilde seçimlere gireceğiz. Birazdan bu seçimlerde ortak adaylarla girmeye başladığımız seçimlerin ilk kısmını Sayın Başbakanımız sizlerle paylaşmış olacaktır. İnşallah bu iş birliğimizi çok daha geniş ilçelere, illere hep beraber yaymış olacağız. Tertemiz kadrolarımızla milli görüş ve gelecek partimizin görüş ilke ve prensipleriyle Saadet Partimizin ve Gelecek Partimizin politikalarını yerel yönetim anlayışımızda belediyelerin anahtarlarını bir Nisan'da Saadet ve Gelecek kadrolarına teslim almak için hep birlikte yola çıkıyoruz. Muhterem Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu'nun 1989 ve 1994 seçimleri kazanarak Sivas'ta gerçekleştirdiği destanlı hizmetleri Saadet Partililer olarak rol model olarak almak üzere yola çıkıyoruz.

Alçak İftiraların Sebebini Biliyoruz

Sözün burasında sözde Sivas Belediye Başkanı adayı olarak ortaya çıkan bir zatın siyasi nezaketsizliğin de ötesinde büyük bir hadsizlik ve densizlik kabul ettiğimiz sözlerine en güzel cevabı değerli Sivaslı hemşerilerimiz elbette verecektir. Muhterem genel başkanımıza atılan bu alçak iftiraların sebebini biz gayet iyi biliyoruz. Ruh arayışına girenlerin o ruhun mimarlarından olan Sayın Genel Başkanımızdan duyduğu rahatsızı da gayet iyi biliyoruz. Milli Görüş Belediyeciliği'nin en güzel örneğini Cumhuriyet'imizin temellerinin atıldığı Sivas'ımızda ortaya koyan genel başkanımız dün olduğu gibi elbette bugün de birilerini bu milletin aleyhine çalışan birilerini rahatsız etmeye devam edecek ve biz bu kesimleri rahatsız etmeye devam edeceğiz. Çok net bir şekilde ifade ediyoruz ki genel başkanımızın kararlı ve tavizsiz duruşuyla Saadet Partisi kadroları olarak birilerine rahatsızlık vermeye elbette devam edeceğiz. İktidarın sufleleriyle konuşanlara iktidarın belirlediği gündemler karşısında sele kaplan kütük gibi oradan oraya savrulanlara ayıracak fazla bir vaktimiz yok. Zira Saadet ve Gelecek Partileri olarak bizim işimiz vaktimizden çok. Biz yersiz tartışmalara masa başında üretilen suni gündemlere değil insanımızın çözüm bekleyen devasa problemlerine odaklanıyoruz. Biz insanımızla aramızda örülmek istenen duvarları, tuğlaları tek tek söküp atmaya Saadet ve Gelecek kadroları olarak devam edeceğiz. Devlet ciddiyetinin her gün örselendiği, kurumlarımızın yıpratıldığı, temsil makamında bulunanlar arasında her gün bir başka tartışmanın yaşandığı bu vasatı bu ülkeye yakıştıramıyoruz.

Can Atalay Kararı

Bu vesileyle kısaca sadece iki konuya değinmek istiyorum. Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bir üyesi olan Can Atalay'la ilgili verdiği bir karar var. Bu karar Yargıtay ve dolayısıyla yargıyı bağladığı gibi Anayasanın 153. maddesi gereğince yasama organı yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni de bağlar. Dolayısıyla buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na bir çağrımız var. Siz yargıtayın kesinleşmiş kararına rağmen tabii olarak bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne gitmiş olan o kararı beklediniz. İsabetli bir şekilde beklediniz. Anayasa Mahkemesi de burada bireysel başvuru hakkını kabul ederek bir hak ihlali olduğuna karar verdi. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi kararları yargıda üçüncü ceza dairesi ve yargının bütün kurumlarını bağlıyorsa anayasanın hükmü gereği Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni de bağlar. Dolayısıyla madem Yargıtay uymuyor, ‘ben de uymuyorum’ diyerek bu gerekçeli kararı genel kurulda okutmak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Anayasayı asker alması manasına gelir. Ki biz Sayın Başkan'ın Anayasaya karşı olan hürmeti, Anayasaya karşı olan saygısı gereği asla bu gerekçeli kararı Anayasa’yı yok sayarak genel kurulda okutacağını ihtimal vermiyoruz, düşünmüyoruz ve bu konuda kendisini Anayasaya uygun davranmaya ve şimdiye kadar olduğu gibi Anayasaya uygun davranma konusundaki kararlılığı noktasında teşekkür ediyor ve bu konuda kararlı davranmaya davet ediyoruz.

Çifte Vatandaşlık, Türkiye’ye ve Almanya’daki Vatandaşlarımıza Önemli Kazanımlar Sağlayacak Çifte Vatandaşlık, Türkiye’ye ve Almanya’daki Vatandaşlarımıza Önemli Kazanımlar Sağlayacak

Kaymakamın İmamı Dövdüğü İddiası

Bir diğeri husus Kulp'ta meydana gelen hadiseler. Şehitler bizim için kıymetlidir. Vatanımız bizim için azizdir. Bayrağımız, ay yıldızı bayrağımız elbette bağımsızlığımızın sembolü olarak bu topraklar üzerinde dalgalanmaya devam edecektir. Ama şehitler, vatan, din, bayrak ve ezan, hukuk devleti işte tam da buralarda lazım. Bir devlet şehitleri verirken, bir devlet terörle mücadele ederken ve bir devlet kendi vatandaşına muamele ederken hukuk devletine riayet etmek zorundadır. Hiç kimse kanunda yazılı olmayan bir cezayı başka kutsal kavramlar üzerinden vermeye kalkmamalıdır. Bu şanlı devlet terörle mücadelenin ne olduğunu da bilir. Şehitlere saygının ne olduğunu da bilir. Ama bir kamu görevlisinin hukuka uygun olarak davranmasının önemini de çok iyi bilir. Onun için hiç kimse olayı sulandırmasın Türkiye bir hukuk devleti olarak elbette yoluna devam etmek zorundadır. Biz her zaman devletin yanından ve hukuk devletine riayat eden devletin yanında olduk. Hukuk devletinin dışına çıkan ve bunu hangi gerekçeyle yaparsa yapsın her kişinin karşısında olduk ve bundan sonra da karşısında olmaya devam edeceğiz. Bizim safımız hukuk devletine inanmış bir devletin yanıdır. Asla buradan daha taviz görmeyeceğiz. Biz devlet millet kaynaşmasına önem veriyoruz. Milletiyle kaynaşmış bir devlet her zaman önemsediğimiz bir kavramdır. İktidarın seçim stratejisine göre sürekli güncellenen hainler, düşmanlar listesine göre siyaset yapmayı reddediyoruz. Kazandırmak veya kaybettirmek için değil, Saadet ve Gelecek kadrolu olarak kazanmak için bu seçimlere güçlü bir şekilde giriyoruz. Ve aziz milletimizin desteği Cenabı Allah'ın da izniyle ciddi bir başarıyı Saadet ve Gelecek kadroları olarak hep beraber yakalayacağız Allah'ın izniyle. 31 Mart akşamı sandıklar açılınca ekrandaki grafiklerde Saadet ve Gelecek logoları epeyce bir haritada Allah'ın izniyle görülmek üzere 1 Nisan gecesi hep beraber ekranların başında olacağız. Ama 1 Nisan'a kadar da hep beraber aranızda olacağız. 1 Nisan sabahı ise besmelemizi çekip kollarımızı yeniden sıvayarak Milli Görüş Belediyeciliği için Gelecek Partisi'nin dürüst belediyeciliği için Saadet Partisi kadroları ve Gelecek Partisi kadroları olarak hep beraber Allah'ın izniyle işe koyulacağız.”

Editör: Saadet Gündem