STK ve Halkla İlişkiler Başkanlığımız tarafından yürütülen “Millet-Vekili Buluşması” programı kapsamında Çanakkale’de basın mensupları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya gelen Antalya Milletvekilimiz Şerafettin Kılıç, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Milli eğitimin yıllardır dikiş tutturulamayan bir alan olduğunu ifade eden Kılıç, şunları söyledi:

Genel Başkan Yardımcımız Arslan Ateş: "Kongremizi Aydınlık Yarınların Umuduyla Gerçekleştireceğiz!" Genel Başkan Yardımcımız Arslan Ateş: "Kongremizi Aydınlık Yarınların Umuduyla Gerçekleştireceğiz!"

“Halen birçok ilimizde özellikle taşrada eğitim gören çocuklarımız fırsat eşitsizliğine maruz kalmaktadır.  Okullarımızın eğitim kalitesi düşürülmüş, vatandaşlarımız devlet okulları dışındaki diğer seçeneklere yönelmek zorunda bırakılmıştır. Devlet okullarımızı tercih edilemez yapan bütün faktörler mutlaka masaya yatırılmalı ve bu problemler ortadan kaldırılmalıdır. Türkiye, mevcut durumundan ivedilikle ve el birliğiyle kurtulmak mecburiyetindedir. Milletimizin Milli Görüş’ün ufkuna, devletin ise Saadet Partisi kadrolarınca yönetilmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin kötü yönetildiği, kötü yönetim eliyle ekonomisin çökertildiği üstüne de kamu kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekildiği bir eko-politik zemini uzun bir süredir yaşadık, yaşıyoruz. Fikrimize ve partimize olan ihtiyaç, zirve yapmıştır. Bunu milletimize fert fert, anlatmak için sahadayız. Millet ile vekilinin bir arada olacağı, sorun ile çözümün aynı anda gündeme geleceği Türkiye buluşmalarımızla illerimizde, ilçelerimizde ‘Saadet Burada’ diyeceğiz.

Milletin Ekmeğini Küçülten, Dertlerini Büyüten Bir Partinin Ortağı Olmayız

AK Parti ile ittifaka neden olumlu bakmadığımıza dair cevaplarımızı anlamamakta ısrar edenlerin artık bu ısrarlardan vazgeçeceklerini umuyoruz. Milletin ekmeğini küçülten, dertlerini büyüten, fakirin-fukaranın külfetini artıran, yandaşına servet aktaran icraatları kendisi için varlık gerekçesi gören bir partinin ne ortağı ne de destekçisi oluruz. AK Parti bir yandan en çok oy alan parti iken diğer taraftan en çok oy kaybeden parti de oldu. Her türlü kamu gücünü kullanmasına ve vaat etmekte sınır tanımamasına rağmen Erdoğan ilk turda seçilemedi. Diğer taraftan milletimiz Millet İttifakına Meclis çoğunluğunu vermezken, İttifak adayını da Cumhurbaşkanlığı için tercih etmedi. Evet, iktidar değişimini mümkün kılan siyasi parametreler, ekonomik ve sosyal gerekçeler fazlasıyla var olmasına karşın Cumhur İttifakı’na Meclis çoğunluğunu, Erdoğan ise Cumhurbaşkanlığını teslim etti. Milletimizin kararıdır ve saygıya değerdir. Saadet Partisi olarak biz; birlikte yönetmeye, milletimize önermeye karar verdiğimiz ittifakı ve adayı bir eleştiri cümlesinin öznesi ya da nesnesi yapmaktan hep uzak durduk. Yarına dair tercih ve kararlarımız üzerinden dünkü tercih ve kararlarımızı yok saymak, nedamet malzemesi yapmak bizim penceremizden siyasi ilkesizlik, demokratik densizliktir. Seçim sürecinde ittifak olmanın gereklerini, seçim sonrasında ise birlikte mücadele ettiğimiz partilere ve teşkilatlara yönelik nezaketi eksiksiz icra ettik.

Vaat Ettikleri İle Yaşattıkları Arasında Uçurum Var

Erdoğan ve partisi ile Cumhur İttifakı şeriklerinin seçim meydanlarında vaat ettikleri ile seçim sonrasında yaşattıkları arasındaki ciddi uçurum ortadadır. Seçim öncesindeki söylem faizlerin düşmesi iken seçimden sonraki eylem faizlerin üç kat yükseltilmesi oldu. Görünen o ki faizleri daha da artıracaklar. Seçim sürecinde Karadeniz’de doğalgaz, Gabar’da petrol bulunmuştu. Seçim sonrasında ise çareyi petrol ürünlerine iki kat zam yapmakta buldular. Seçimden önce kişi başına düşen milli gelir artacaktı, seçimden sonra toplumsal gerginlik arttı.  Emekçilerimiz ve emeklilerimiz ‘maaş ve ücretleri de, refahı ve kalkınmayı da artıracağız’ vaatlerinin gerçekleşmesini beklerken, vergi ve harçlara bel büken artış gerçeğini yaşamak zorunda bırakıldı. Emeklinin maaşı değil, borçları ve yoksulluğu arttı. Kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine Merkez Bankası’nın enflasyon tahmininin dahi altında artış yapılması karara bağlandı. Finlandiya ve İsviçre’ye had bildirilecek, Birleşik Arap Emirlikleri’ne de 15 Temmuz finansörlüğünün hesabı sorulacaktı. Kürsüde kükreyen aslan, masada süt isteyen ev kedisi formatlı siyasi iki yüzlülüğü devam ediyor iktidarın. Türkiye Yüzyılı diyerek caka satıyorlardı. Yaptıkları hataların, yapmaktan yorulmadıkları yolsuzlukların, ses çıkarmadıkları hırsızlıkların bedelini millete fatura ederek ‘Türkiye yüzsüzleri’ sıfatını kullanmayı hak ediyorlar. AK Parti ile ittifaka neden olumlu bakmadığımıza dair cevaplarımızı anlamamakta ısrar edenlerin artık bu ısrarlardan vazgeçeceklerini umuyoruz. Milletin ekmeğini küçülten, dertlerini büyüten, fakirin-fukaranın külfetini artıran, yandaşına servet aktaran icraatları kendisi için varlık gerekçesi gören bir partinin ne ortağı ne de destekçisi oluruz. Biz, kişilere değil işlere karşıyız. Biz, isimlerin değil fikirlerin muhalifiyiz. Milli görmekten uzak duranların, milli olmaktan vurdukları deme prim vermeyeceğiz. Biz, fikrimizin erdemine, hakkaniyetine, adaletten vazgeçmezliğine olan ihtiyacı ifade etmeyi temel söylemimiz, fikir dünyamızın erdem, ahlak ve maneviyatından uzak durmamayı da temel siyasetimiz olarak deklare ediyoruz.”

8b26ec88-4668-4cbe-a123-5a9db23d6f4533200f4a-4907-4cde-9e8f-c99f7cccfc38b7c1fbf0-26ca-439e-abb0-fa44768c27bf

Editör: Saadet Gündem